Selam ahali, ‘’Siyonizm öyle ustadır ki ‘ben mi, ben hiç
Siyonizm’e hizmet eder miyim?’ dedirte dedirte insanlara kendi ordusunda
askerlik yaptırır.’’ Bu sözler Necmettin Erbakan’a ait.[1] Erbakan bu sözleri
AKP ve AKP destekçileri için söylemiştir.
Esasında birçok farklı kesimden insan bu toplumu uyardı ama
hepsi bir şekilde kulp takılarak itibarsızlaştırıldı, söyledikleri kulak ardı
edildi.
Türk Einstein olarak bilinen rekor sayılabilecek bir yaşta
profesör olmayı başarmış[2] Oktay Sinanoğlu’nun adı deli profesöre çıktı bu
ülkede.
Neden?
Çünkü kendisi; ‘’Yabancı dilde eğitim adı altında çocuklara
tarzanca öğretiliyor. Yabancı dilde eğitim veren okullar batının Türkiye'yi ele
geçirme planlarının bir parçasıdır.’’, ‘’ Batı bugün geldiği noktayı haçlı
seferleri sırasında İslam kültüründen öğrendiklerine borçludur’’ gibi cümleler
sarf etmiş ve ‘’Bye Bye Türkçe’’, ‘’Çökmeden’’, ‘’Ne yapmalı?’’ gibi kitaplar
yazmıştır. Hal böyle olunca ‘’Türk Einstein’’ gider, ‘’deli profesör’’ gelir.
Ondan sonra Nihat Genç vardı, Banu Avar vardı bu insanlar 60
yaşlarında hala bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar, kitap yazıyorlar, kimsenin
ismini bile duymadığı kanallarda televizyon programlarına çıkıyorlar. Küresel
güçler bu coğrafyada nasıl at koşturuyor insanların kafasına vura vura bıkmadan
usanmadan anlatıyorlar ama karşılığında ise ulusalcı, Kemalist, Avrasyacı, komplocu diye
etiketleniyorlar.
Ulan hadi bu insanlar aşırı ulusalcılıktan falan böyle
konuşuyorlar diyelim. Bambaşka bir kesimden Necmettin Erbakan çıktı, bu işe
yıllarını verdi siz onu da dinlemediniz ki.
5 yıllık İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği
Bölümünü 3,5 senede bitirdi ve rekor hala kendisindedir. Adam önce fizikçi,
mühendis kimliğiyle mücadele etti. ‘’Bu ithal ettiğimiz makineleri kendimiz de
üretebiliriz etmeyin eylemeyin’’ dedi. Kimseye derdini anlatamadı. Sahaya indi,
politikacı oldu orada devam etti mücadelesine. Türkiye Siyonizm’i ilk defa
Erbakan’dan duydu ama kulaklarını tıkadı. Erbakan’ı 28 Şubat Masonik darbesine
kurban verdi, şeriatçı diye yaftaladı, ‘’kayıp altınları, trilyonları var’’
diye itibarsızlaştırdı.
Ancak şeriatçı diye yaftaladıkları Erbakan Mustafa Kemal
Atatürk’ü belki de en iyi anlamış olan politikacıydı;
Peki, bu insanların derdi
neydi?
Bugün insanlığın en
temel hak ve hürriyetleri saldırı altında, yaşama hakkını başa koyarak aklınıza
gelebilecek her şeyi katabilirsiniz bunun içine, hepsinde gözü olan insanlar
var. Tek dünya devletini kurmak isteyen bir güruh var. Şu an için ise bu hedefe
en yakın olan, bu iş için imkanları en geniş olan ve ciddiye alınması gereken
iki ideoloji var. Bunlar; Siyonizm ve Evanjelizm’dir
.
Öncelikle bu iki kavramı çok iyi oturtmamız gerekiyor zira
bu kavramları iyi bir şekilde bilmeden politika yapılmaz, yapılırsa bunun adı
politika olmaz siyaset olur, uşaklık olur. Hele de Türkiye gibi bir coğrafyada
yaşıyorsan bunları mutlaka bileceksin.
Siyonizm Yahudi temelli bir ideolojidir, Tevrat ve Talmud
öğretilerinden beslenir. İsmini ise Kudüs’te bulunan ‘Sion‘ tepesinden
almaktadır. Düşünce olarak Sion tepesine geri dönüşü ifade etmektedir. Özetle,
tüm Yahudileri, ‘’Ârz-ı Mev’ud’’da (Vâdedilmiş topraklar) bir araya getirmek,
daha sonrasında Süleyman Tapınağını Sion tepesine tekrar inşa ederek,
Yahudileri tüm insanlığa efendi kılmaktır Siyonizm. Şimdi biraz Ar-ı Mev’ud
kavramını incelemekte fayda var;
“O gün RAB Avram’la
antlaşma yaparak ona şöyle dedi: “Mısır Irmağı’ndan büyük Fırat Irmağı’na kadar
uzanan bu toprakları (...) senin zürriyetine vereceğim.”[3]
Okullarda öğretilen coğrafya dersi Karadeniz’de dağların
denize paralel uzanmasından ibaret olduğu için bahsi geçen coğrafya zihinlerde
tam olarak canlanmayabilir, aşağıdaki haritada taranmış bölge vaat edilmiş
toprakları işaret eder.
Bu harita direkt olarak Theodor Herzl’in haritasıdır.[4]
Bakın bu sınırlar dönem insanın algısına göre neredeyse
bütün dünya demektir. Bu da Siyonizm’i direkt olarak dünya hakimiyeti
hedefleyen bir ideoloji haline getirir. Zaten 1897’deki Birinci Siyonist
Kongre’den tutun oradan Balfour Deklerasyonuna oradan da İsrail’in kuruluşuna
ve sonraki süreçlere, diaspora teşkilatlarına(ADL, AJC vs.), bunların aldıkları
kararlara ve faaliyetlere baktığımız zaman bunu net bir biçimde görüyoruz. Mesela
bunlardan en basiti olan Yesha Council’e bi’ bakalım;
Yesha Council görevi Vikipedi sayfalarına Siyonist filtre
uygulamak olan bir kurum.[5] Vikipedi’de antisiyonist bir içerik yayınlandığı
an müdahale edip yayından kaldırtıyorlar.
Bu kadar basit bir olay için bile böylesi bir
teşkilatlanmaya giden bir ideolojinin ciddiyetini sorgulamayalım isterseniz.
İşin daha çetrefilli hale geldiği bir teşkilata geçelim mi?
ADL deyince hepinizin aklına giyim mağazası geliyor olabilir
ancak dünyanın öbür ucunda çok daha farklı şeyler dönüyor. ADL(Anti-Defamation
League) yani ‘’İftira ve Karalama ile Mücadele Birliği’’, 1913 yılında B'nai
B'rith(Ahitin Çocukları) tarafından ABD'de kurulan Siyonist bir teşkilattır. Kuruluş
senedinde açıklanan amaçları, " Yahudi toplumuna karşı yapılan
karalamaları durdurmak, karalama sebeplerine ve inanışlarına itiraz etmek ve
gerekiyorsa karalama eylemlerini kanun önüne getirmektir."[6]
Noam Chomsky 1989’da bu örgütü İsrail politikalarının
savunuculuğunu yapmak adına asıl odak noktaları olan sivil(Yahudi) haklarını
koruma amaçlarından sapmış olmakla suçlamıştır.[7] Bakın Noam Chomsky son
derece delikanlı bir abimizdir aleme racon getirmiştir, sırf onun bu çıkışı
bile burada bi’ boklar döndüğünün, ADL’nin masum bir etnik hak savunucusu örgüt
olmadığının kanıtıdır aslında da insanların bazı şeyleri kabul etmesi oldukça
zor olduğu için bu konuyu burada kapatmayacağım.
1987 ile 2014 yılları arasında bu teşkilatın başkanlığını
Abraham Foxman yürütmüştür, yerine ise 2014’te Jonathan Greenblatt
gelmiştir.[8] Biz esasında Abraham Foxman’ı oldukça iyi tanıyoruz, tanımalıyız
da zaten, zira kendisinin ‘’bizimkilerle’’ arası baya iyidir. Bu konuya daha
önce ‘’ Küresel Gücün Türkiye Aktörleri; Sabetaylık, Masonluk, CFR ve
Bilderberg’’ başlıklı yazımda değinmiştim yine değiniyorum.[9]
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 2005 yılında ADL’den
hatta bizzat Abraham Foxman’ın elinden bir ödül almıştır.[10]
Bakın Abraham Foxman’ın yanında bu kez kim var? Fethullah mı
la o? Yemin ediyorum ben 10 senelik arkadaşımla bile böyle samimi poz
vermemişimdir.
Velhasıl kelam 15 senedir Siyonistlerle epey içli dışlı olan
bir iktidar var başımızda. Bir de bunlara sorsan ‘’Reis(!)’’ Siyonizm’le
savaşıyordur. Ya bir de işin ilginci toplumun bazı cenahlarından yükselen ‘’hadi
çarp şu ödülü suratlarına’’ çıkışları hiç kaile bile alınmadı, adam bir
açıklama bile yapma gereği duymadı lan! Gerçi niye duysun ki adamda öyle bir
taban var ki hepsi ‘’Banker Bilo’’ anasını satayım.
Yaptım ama sor bakayım niye yaptım?
ADL’ye bir daha geri dönmeyeceğim ama ADL’yi açıklarken
bahsi geçmişti biraz da B'nai B'rith konuştuktan sonra Siyonizm bahsini
yavaştan kapatıp Evanjelizm’e doğru kaykılmak istiyorum.
B'nai B'rith Siyonizm’in en tepe noktasında yer alan
teşkilattır. Dünyanın bilinen en eski Yahudi organizasyonudur. 1843 yılında
kurulmuştur. Bunlar Wiki bilgileriydi. Şimdi gelelim esas meseleye.
B'nai B'rith dünya çapındaki tüm Siyonist organizasyonların
bağlı bulunduğu koordine merkezidir. ADL, AJC, AIPAC, JFL, JINSA, NJC, Yesha
Council, ve MOSSAD gibi aklınıza gelebilecek tüm organizasyonlar buraya
bağlıdır. Ayrıca George Soros gibi Rockefeller ve Rothschild Hanedanlıkları
gibi güçlü Siyonistlerin kurdukları vakıfların da B'nai B'rith ile dirsek
temasında hatta çok daha derin temaslarda bulunduklarını rahatlıkla
söyleyebilirim.
Ya şimdi ben bir şey sormak istiyorum; hem Antisiyonist
Necmettin Erbakan’ın öğrencisi olacaksınız hem de 2011 yılında Sarkozy’nin
‘’Haçlı Seferi’’ dediği[11] Libya operasyonuna katılacaksınız –ki bu
uluslararası operasyonu komuta eden geminin adı Andrea Doria’dır. Malum Andrea
Doria 1538 yılında Preveze’de Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı
donanmasıyla çarpışan Haçlı amiralidir.- bunun üzerine yetmezmişçesine bir de BOP
eşbaşkanı olacaksınız;
Tüm bunlar nasıl oluyor ya? Bu gaflet olarak mı dalalet
olarak mı yoksa ihanet olarak mı değerlendirilmelidir? Bu sorunun cevabı
milletin/halkın(şu kelimelere de anlam yüklemeyin olum) vicdanlarında cevap
bulacaktır. Ancak şunu da belirtmeden edemeyeceğim malum kadronun Necmettin
Erbakan’ın yanında yıllarca gezip de Siyonizm’den haberdar olmaması mümkün
değildir. Yani bu sefer ‘’kandırıldık’’ geçerli bir bahane olmayacaktır.
Siyonizm konusunu burada kapatıyorum ikinci elementimiz olan
Evanjelizm’i inceleyeceğiz.
Evanjelizm esasında hayli ilginç bir inanç, her ne kadar
Hıristiyan temelli bir ideoloji(inanç sistemi veya mezhep de denebilir) olsa da
düşünce olarak Kitab-ı Mukaddes'e geri dönüşü ifade etmektedir. Yani Matta,
Markos, Luka ve Yuhanna İncillerine ek olarak Eski Ahit’e(Tevrat ve Zebur)
inanmaktadırlar. Evanjelikler, ABD'yi kuran ve aşırı tutucu olarak bilinen
Protestan mezhebi Püritenler'in devamıdır. ABD’de ‘’WASP’’ denen bir ideal
toplum(ideal Amerikalı) tanımı vardır, WASP’in açılımı; White, Anglo-Sakson,
Protestan’dır.
Şimdi kafanızda bir resmin oluştuğunu düşünüyorum. Evet,
neo-con diye tabir edebileceğimiz Reagan, Carter, Bush bunların hepsi
Evanjeliktir. Gelelim şimdi Evanjelizm’i ‘’ilginç bir inanç’’ yapan şeylere;
Evanjelikler Siyonist Hıristiyanlar olarak da
bilinmektedirler zira kendileri Eski Ahit'in; Yahudilerin ‘tanrının seçilmiş
halkı’ olduğu, kutsal toprakların Yahudilerin malı olduğu, Süleyman tapınağının
yeniden inşa edileceği, Yahudilerin Mesih’in gelişi ile birlikte bir dünya
egemenliğine ulaşacakları gibi kehanetlerini tamamen kabul ederler. Bu konuda
kendilerine düşen en büyük görevin ise Yahudiler’e destek olmak olduğuna
inanırlar.
Şimdi buraya kadar Siyonist.
Yahudilere destek oluyorlar çünkü bu kötü bir şey. Siyonizm
dünyaya hakim olursa kötülük hüküm sürecek ve İsa Mesih’in gelmesi için ortam
hazırlanmış olacak zira artık dünyaya bir müdahale gerekmektedir. Bir nevi
tanrıyı kıyamete zorlamak denebilir. Tüm bunların sonunda bugünkü İsrail
sınırlarında yer alan Megido tepesinde meşhur Armageddon savaşı gerçekleşecek
bunun sonucunda Hıristiyanlar ve İsa Mesih’e iman etmiş olan 144.000 Yahudi
cennette barış içinde yaşayacaktır.[12]
Buradan itibaren ise Hıristiyan.
Evet, bu çizgi film senaryosu gibi olan şeye harbi harbi
inanıyorlar. İnanmakla da yetinmeyip bunun için mücadele ediyorlar. Bu uğurda
çok büyük bir finansal gücü, Trilateral Komisyonu(bknz; 20. YY'ın Mimarı Wall
Street; Komünizm, SSCB, Nazizm ve Hitlerin Yükselişi[13]), Bones and Skulls’u,
CIA’i, Pentagon’u ellerinde tutuyorlar.
Yukarıda bir yerde Siyonizm bilmeden, Evanjelizm bilmeden
politika yapamazsınız demiştim, görüyor musunuz şimdi bunları bilmenin önemi.
Esasında bunların ‘’Vatandaşlık Bilinci’’ gibi bir ders adı altında
ilköğretimden itibaren okullarda zorunlu ders olarak gösterilmesi gerekiyor.
Şayet bunlar bilinmediği sürece Siyonist uşağı iktidarlar tarafından
yönetilmeye mahkum olacağız.
Siyonizm bilmeden, Evanjelizm bilmeden küresel politikayı
anlamaya çalışırsan ABD’nin 11 Eylül’den sonraki saldırgan tutumunu ancak ‘’yav
canım işte petrol’’ diye açıklayabilirsin. Aynen kral, petrol.
ABD’nin dış politikası dünyayı kıyamete sürüklemeyi kendine
gaye edinmiş Evanjelizm tarafından şekillendirilmektedir. Adam bu uğurda ne
ikiz kuleleri patlatmaktan çekinir, ne kayıtsız şartsız İsrail katliamlarını
desteklemekten çekinir ne de El Kaide, Taliban veya IŞİD gibi terörist gruplara
yardım ve yataklıktan çekinir.
Bu videoda ABD’li politikacı Zbingiew Brzezinski’nin 1979’da
Taliban’a yaptığı konuşmayı göreceksiniz, şehadet parmağı kaldırmaktan dahi
geri durmuyor;
Brzezinski 1973-1976 yılları arasında Trilateral
Komisyon’da, 1972-1977 yılları arasında CFR’da yöneticilik, 1977-1981 yılları
arasında ise Jimmy Carter'ın Ulusal Güvenlik yardımcılığını yapmış, 2007’de de
Obama’nın seçim kampanyasında önemli rol oynamış ve adaylığını desteklemiş son
derece kariyerli bir abimizdir.[14]
Tekrar videoya dönecek olursak hani konuşanın Brzezinski
olduğunu bilmesek, Yaser Arafat, Ayetullah Humeyni, Ebu Bekir El Bağdadi falan
sanacağız. Bir de bir şeye daha dikkat çekmek istiyorum bu
konuşmanın yapıldığı yıl; 1979! Yani daha İslam’i terörün(bu da ne kadar çirkin
bir kelime oldu böyle, yemin ederim içim acıdı söylerken) tohumlarının yeni yeni
atıldığı dönemler. Eee malum artık Komünizm son demlerini yaşıyordu kıyamete
koşar adım giden dünyaya yeni bir düşman lazımdı. Bunu da Brzezsinski
halledivermişti sağolsun!
Bakın şu an bir savaşın içerisindeyiz ve bu savaş İslam ile
Siyonizm savaşı değil, Türklük ve Siyonizm savaşı da değil,
Evanjelizm&Siyonizm ittifakına karşı ‘’İNSANLIK’’ savaşıdır. Bizim bu yolda
aklı başında Yahudi’ye de ihtiyacımız var, aklı başında Hıristiyan’a da,
Amerikalıya da. Bizim tüm bu kanlı ellere karşı almamız gereken pozisyon budur.
Akıl ve gönül sahibi[15] insanlara selam olsun!
Hadi selametle…
----------------------------------------------------------------------------------------------------------
[3] Tevrat Tekvin Bab 15
[4] Complete Diaries, Vol.II, Theodor Herzl
[12] Evanjelizm; Tanrıyı Kıyamete Zorlamak – Ramazan
Kurtoğlu
[15] Zümer Suresi 18. Ayet