Selam ahali görelikler dünyasında yaşıyoruz lan. Son derece
kararsız bir varlık olan insanın kendi doğruları, çoğunluğun algıları doğru
kabul ediliyor. Ancak şu yazıda da bahsettiğim üzere doğru, onu kabul eden
insan sayısına göre değişen bir olgu değildir. Doğru doğrudur. İşin ilginç
tarafı doğru olarak kabul gören insan algılarını da yine insan belirliyor.
Gelin size bir şey anlatayım;
Geçen gece Sabiha Gökçen havaalanındaydım hava zaten buz
gibi hafif de yağmur çiseliyordu. Ben lahana gibi kat kat giyinmiş bir taraftan
elimdeki çantaları taşırken diğer elimde de kitabım vardı, hızlı adımlarla
kimseyle de uğraşamayacak bir vaziyette çıkışa doğru ilerlerken herifin teki ‘’Can
you speak English?’’ diye yanıma sokuldu. İnsanlığım tuttu belki yardıma
ihtiyacı vardır yabancı bir ülkeye gelmiş sonuçta diye düşünerek ama bir
taraftan da ‘’Bilmez olaydım’’ iç sesiyle ‘’yes’’ diye yanıtladım. Elimdeki
kitabın kapağındaki Siyon yıldızını görüp gelmiş olacak ki kitapla ilgili
sorular sormaya başladı. ‘’Sen kaşındın lan’’ diyerek başladım anlatmaya.
Siyonizm şöyle kötüdür böyle sakat bir düşüncedir gavattır derken Siyonizm’in küresel
bir tehlike olduğunu tüm insanlığı tehdit ettiğini söyledim, durdu ve ‘’bunlar
yalan’’ dedi asıl tehlikenin İslam olduğunu söyleyerek ve IŞİD’den bahsederek
bana daha önce İsrail’de ve Irak’ta bulunup bulunmadığımı sordu. Kendisi şu an
İsrail’de yaşıyormuş ve Irak’ta da bulunmuş. ‘’Gittim gördüm olum’’ çirkefliği
yaptı biraz.
Açıkçası haksız da değil İslam’ı götünden anlayan bazı
şerefsiz evlatlarının yüzünden dünya üzerinde İslam’a karşı maalesef ki bu algı
hüküm sürüyor.
Neyse işte bunları
söyledikten sonra da Misyonerliğe soyundu bizim Anthony. Hz. İsa bize iyiliği
sevgiyi kardeşliği barışı öğütlüyor, sevginin gücü heey gibi şeyler söyledi ve
şu çok meşhur tokat atana diğer yanağını dönme mevzuundan bahsetti, düşmanımızı
bile sevmemiz gerekiyormuş(!), sonunda İncil falan uzattı.
Aslında gecenin o saatinde biraz daha vaktim olsaydı uzun
uzun Spiritüalizm’in Hristiyanlıktaki tezahürlerini, gerçek İslam ile günümüz
tatlı su Müslümanlarının birbiriyle uzaktan yakından alakası olmadığını ya da
IŞİD ve El Kaide’yi Amerikan politikacı Zbigniew Brzezinski’nin kurdurduğunu
anlatabilirdim ancak ne kadar faydası olurdu? Ve ya bu algıyı ne kadar kırabilirdim?
Adamın gördüğü saçma sapan bir Müslüman profili ve terör, savaş, kan ve göz
yaşının hakim olduğu bir İslam coğrafyası(Ortadoğu) vardı ve buna inanıyordu.
Ben o adamın gözünde bir komplo teorisyeni, cahil ve gavattım.
İşin en üzücü yanı da şu ki; bu insanlardan çok var. İslam’a
karşı hakim bakış açısı maalesef bu arkadaşım. Üzülüyorum lan, böyle blog
köşelerinde klavye başında dil döküyorum ancak.
Çuvaldızı biraz da kendime batırmam lazım aslında. O herif
cebinden Türkçe İncil çıkarıp uzatabiliyorken ben o an çıkarıp da bir İngilizce
Kur’an uzatamadım lan adama. Bu da benim eksiğimdir, hatamdır, ihmalimdir.
Neyse
Medya insanlar üzerinde inanılmaz etkilere sahip müthiş bir
araç kesinlikle zira algılar kolay kalıplaşan ancak zor yıkılan şeylerdir.
Mesela;
Bir Hristiyan İslam’ın küresel bir tehlike olduğuna inanıp
da siyonizmi savunabiliyor oysaki Tevrat’ta(tahrif edilmiş olan tabi ki,
orijinali hakkında bir bilgimiz yok) goyimlerin(Yahudi olmayanlar) insan bile
sayılamayacağı ve yaşama haklarının olmadığı söylenir. Kur’an’da ise gayrimüslimlere
bırakın zulmetmeyi, olumsuz herhangi bir yaptırımın yapılması gerektiğini söyleyen
bir tane bile ayet bulamazsınız. Hal böyleyken İslam şiddetle ilişkilendirilip Siyonizm
zararsız bir şeymiş gibi sunulabiliyor.
Algı…
Amerika gibi bir terör devletinin terörizmle savaştığına da
inanır bunlar. Oysaki Afganistan şu an uyuşturucu pazarında adı geçen bir ülke
ise bu Amerika’nın eseridir. Irak Amerika’nın eseridir. IŞİD ve El Kaide
Amerika’nın eseridir, tıpkı Beyrut’taki gerilla kampları ve YPG, PKK vs. güçler
gibi…
Algı…
Aslında buraya yüzlerce örnek yığabilirim ancak aklını
kullanana bir tane delil yeter. Algı yönetimi basittir medya tek elden
yönetiliyor zaten. Olaylara 22 inçlik monitörden ya da 5 inçlik telefon ekranından
bakarsan tek taraflı beslenme ile ahkâm kesmeye kalkarsan kulağının arkasına
tokat atarım senin arkadaşım. Çünkü bu ancak sığır diye tarif ettiğim kesimin
yapacağı bir eylemdir.
Ne mi yapman gerekiyor?
Eğer bu algıyı değiştirmek gibi bir isteğin varsa öncelikle
ulaşabileceğin kim varsa anlatacaksın. Çok zor bir şey değil lan konuşacaksın sadece.
Hadi selametle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder