Selam ahali sanırım AKP ve cemaat olayları ile ilgili yazı
yazmayanı dövüyorlar. Birilerini Tayyip Erdoğan birilerini ise Fethullah Gülen
finanse ediyor, Rupert Murdoch medyası içerisinde böyle suni bir savaş sürüp
gidiyor. Ben pek sevmem öyle şeyleri, siyaset dediğin ‘’politik magazin’’ basit
bir mekanizmadır. Gelin şöyle pek de konuşulmayanlardan bahsedelim çek evladım
sandalyeni geç otur şöyle iki laf edelim;
Malumunuz bir 17 Aralık süreci yaşandı. Şimdi adama sorarlar arkadaşım;
Kamuda görevleri bulunan vefakâr, cefakâr, fedakâr ve bir o
kadar da vatansever olan pek muhterem cemaat abileri 10 senedir beraber
oldukları iktidarın yolsuzluk yaptığını yeni mi öğrendi?
Ya da, yine 10 senedir beraber oldukları iktidarın yargısız
infaz yaparak kendisine zıt olan herkesi içeri attığını totaliter bir tutum
sergilediğini yeni mi farketti? Peki aynı mantıkla, Ergenekon ve Balyoz diyerek
bu operasyonları kol kola yürütmediniz mi? Aynı şey sizin başınıza gelince mi
kötü oldu?
Gelin madalyonu bir de öbür tarafa çevirelim;
AKP acaba kendi eliyle devlete ortak ettiği ve 10 senedir
kol kola hareket ettiği cemaatin vatan haini bir örgütlenme olduğunu yeni mi
öğrendi? Bu kişilerin devlet içerisinde kadrolaşması çok mu olağan dışı bir
şey? Adamları çeşitli torpillerle devlet kademelerinde görevlendir daha sonra
da ‘’ama siz kadrolaşıyorsunuz yeaaa’’ de, olum ya ne olacağıdı la?
Yine aynı AKP hocaefendi diye hitap ettiği kişinin CIA bağlantıları bulunan biri olduğunu yeni mi fark etti?
Geçiniz.
Ve ben tüm bunlardan sonra içi boş solculuk da yapmam
arkadaşım. Hiçbir muhalif lideri de matah bir bokmuş gibi piyasaya süremem.
Çünkü hepsi yine Tayyip Erdoğan’ın geçtiği aşamalardan geçiyor, Abramowitz ve
Brzezinski’den randevu almak için kırk takla atıyor. Kemal Kılıçdaroğlu geçen
senenin başında Abramowitz ile görüşmek üzere Amerika’ya gitmişti.
Cumhurbaşkanı adayı olarak piyasaya sürülen Ekmeleddin İhsanoğlu ise tıpkı
Abdullah Gül gibi bir Exeter Üniversitesi mezunuydu. Delikanlı olacaksın
arkadaşım. Diplomasi ayrı şeydir omurgasızlık ayrı şey.
Geçiniz.
Açıkçası cemaatçi adama söyleyecek hiçbir şeyim yok zira
kendisi ‘’Rockefeller ve Ford Vakıfları, Tavistock ve Lokal Uyutma Paketleri’’
başlıklı yazımda bahsetmiş olduğum ‘’Zihni Bölünme(Segmentatiton)’’ aşamasını
çoktan geçmiş ve Ahmet Çakar ile geri dönüşü olmayan yola girmiştir.
Benim derdim bu sefer seninle, AKP’li.
Ey ‘’her insan hata yapabilir yeaa’’ diyen AKP’li arkadaşım.
Hadi senin gibi aşırı iyi niyetli Pollyannavari bir bakış açısıyla Tayyip
Erdoğan’ın bu topluluğu bilerek, isteyerek, kasten devlete sokmadığını ve bir
hata yaptığını düşünelim. E senin kahramanın hatasından ders de almıyor ki.
Tasfiye edilen grubun yerine yine dini kimliğe sahip bir başka grup
geçiriliyor. Kim mi onlar?
‘’Okuyucu’’ olarak bilinen Nur cemaati
Yapılan son polis akademisi FYO alımlarında çoğunluk
bunlardan seçildi. Askeri mevkiilerde ilk tercih nurcular oluyor. Nur
cemaatinin kutsi kaynağı olan Risale Külliyat’ından İşarat-ül İcaz Diyanet
tarafından basıldı ve yine bu Risale’ler son zamanda ciddi manada popülerleşti.
Ayrıca programlarında siyaset olmadığını iddia eden Nurcular şiddetle Tayyip
Erdoğan’ı savunur hale geldi. Karşılıklı bir jestleşme söz konusu.
Yani AKP aynı AKP sadece bir oyuncu değişikliği yaptılar.
‘’Cemaatten ayrıldığına göre asıl AKP ne ise şimdi ortaya çıkacaktır’’ mantığı
son derece sakat bir düşüncedir, üretim hatası bir fikirdir. Biraz fazla
palazlanmış olan Gülen hareketinin yerine Nur cemaatini monte ediyorlar. Çünkü
AKP’nin varoluşu iki temel esaslıdır. Birincisi kitlelerin afyonu olabilecek
dejenere edilmiş Kur’an ile uzaktan yakından alakası olmayan bir din(ki bunu
cemaatler kanalıyla yapıyorlar) ikincisi de mücadele ettiği düşmanlarıdır. Bu
maksatla sürekli yeni düşmanlar edinirler. Bu geçmişte statükoydu,
Ergenekon’du, balyozdu, beyaz Türkler denen elit kesimdi şimdi ise paralel yapı
dedikleri şeyle savaşıyorlar.
AKP’nin her zaman mücadele ettiği bir düşmanı ve
desteklediği bir cemaati olacak taa ki bu millet artık Elm sokağı kabusu gibi
tekrar eden bu döngüye yeni bir şeymiş gibi bakmayı bırakana kadar.
Hadi selametle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder