Selam ahali, bu sefer biraz daha hafif biraz daha renkli bir
konudan bahsedeceğim. Gerçi böyle bir kahpeliği de ‘’renkli’’ olarak tanımlamak
ne kadar doğru bilemiyorum ama, biz en iyisi daha geniş kitlelerin alakadar
olacağı bir konu diyelim buna.
Otomobil sektörü markaya, modele, segmente ve en nihayetinde
de paraya göre değişen farklı farklı araçlar üretiyor. Hatta aynı markanın aynı
modelinde dahi sırf paket farklılıklarından dolayı değişen özellikler
görebiliyoruz. Ancak bu noktada, ‘’işte orada duracan liseli’’ diyeceğimiz bir
şey var ahali.
Konu güvenlikse esas olan insan hayatıdır, candır.
Güvenliğin fiyata markaya, modele veya segmente göre değişmesi kabul edilemez. Ben
etmiyorum ulan! Kimse de kıvırmaya kalkmasın bunun hiçbir insani ya da mantıki
dayanağı olamaz.
Benim hobimdir otomobiller, öyle Youtube’da da otomobil
incelemeleri falan izlemeyi severim. Çok abartmamak kaydıyla bu tarz ilgi
alanları edinmenizi de tavsiye edebilirim. Geçenlerde yine böyle videolarda
dolanırken, özellikle sosyoekonomik düzeyleri düşük olan bölgelere satılan
araçlara gözüm takıldı ve küresel şirketlerin bir ahlaksızlığıyla daha
yüzleştim. Bu yazıda da işte bu noktaya değinmek istiyorum. Özellikle
Asya-Pasifik ve Afrika bölgesinde dönen dolaplarla alakadar olacağız.
Önce Ncap diye bir oluşumdan bahsedeceğiz. Ncap otomobillerin
güvenlik performanslarını ölçen bir otoritedir. NCAP araçlar için yaptığı çarpışma
testlerinde yıldızlı bir puanlama sistemi kullanır. Yapılan bu testlerde araç ön,
yan ve direk çarpışmalarına tabi tutulur. Alınan sonuçlarla da belirli ölçülere
göre sürücü, yolcu, çocuk ve yaya güvenliği alanında ayrı ayrı puanlamalar
yapılır. Ncap’in birçok alt kuruluşu var, IIHS, EuroNcap, Ancap, C-Ncap, Global
Ncap gibi.[1] Kaynakçada verdiğim 1 numaralı linkten listesini takip
edebilirsiniz.
Bunlardan Global Ncap’in hedefi daha çok dünya markalarının
düşük gelirli ülkelerde sattıkları araçları çarpıştırmak, yani Avrupa’da,
Amerika’da güvenliğiyle ün yapan ve hatta ‘’en güvenli arabayı biz yapıyoruz’’
diyen küresel şirketlerin raconunu çiziyorlar. Gelin, Avrupa’da, Amerika’da
sevgi pıtırcığını oynayan şirketlerin az gelişmiş ülkelerde nasıl arabalar
sattıklarını görelim.
Global Ncap’in gücünü iyi tahlil edebilmek adına önce Nissan
Tsuru’dan başlamak istiyorum. Meksika’da satılan Nissan Tsuru aha da bu;
Bakmayın öyle 93 model Corolla gibi durduğuna, bu araba 2017
model!
Global Ncap yanına iki yaverini, IIHS ve Latin Ncap’i alıp Meksika’da
satılan 2015 Nissan Tsuru ile ABD’de satılan 2016 Nissan Versa’yı kafa kafaya
çarpıştırmış. İzleyelim;
Evet, gördüğünüz üzere, Tsuru’nun A sütunu dahi bütünlüğünü
koruyamamış ve araç kâğıt gibi ikiye katlanmış. Aynı markanın iki farklı aracı
ve birbirinden bir sınırla ayrılan iki ülke; ABD ve Meksika, sonuçlar ortada!
Bu örneği verirken Global Ncap’in gücünü göreceğiz demiştim,
Nissan Tsuru’nun üretimi bu çarpışma testinin yayınlanmasının ardından Mayıs
2017’de durduruldu. Nissan her ne kadar üretimin durma sebebinin bu çarpışma
testi videosu olmadığını söylemiş olsa da biz neyin ne olduğunu gayet iyi
biliyoruz, oyna devam. Nissan bu aracı Sentra adıyla 1991 yılında piyasaya sürmüş,
1999’da da global üretimini durdurmuşu. Ancak Sentra, Tsuru adıyla Meksika’da
çatır çutur satılmaya devam etti.[2]
Nissan Tsuru daha önce de 2013’de Latin Ncap’in çarpışma
testine girmişti. Onun sonuçları da yine ortada;
Sıfır yıldız! Videosunu da şöyle ekleyip Tsuru bahsini
kapatıyorum;
Şimdi de Hindistan’da üretilip yine Hindistan ve diğer Asya-Pasifik
ülkelerinde satılan araçlara göz atacağız. Tanıdık bir modelle başlayalım;
Duster! Renault, Dacia’nın pek bilinmediği ancak Renault’nun güçlü olduğu
ülkelerde, Dacia modellerini de Renault logosuyla satıyor. O yüzden Renault
Duster diye görünce şaşırmayın.
Araçta ne hava yastığı ne ABS var, Isofix ise hak getire!
Sonuç; sıfır yıldız! Gelin bir de videosuna bakalım;
Evet, ızgarasında Dacia yerine Renault logosu taşıyan Duster’ımız
haşat oldu! Renault’nun bir de o bölgelere özel ürettiği bir Kwid modeli var
ki, durum onda daha da vahim. Araçta hava yastığı bulunmasına rağmen yine sıfır
yıldız!
Peki ya Kwid’in hava yastıksız versiyonu?
Aracın sağ tarafı ikiye katlandı. Böyle bir kazadan sağ
çıkma ihtimaliniz epey zayıf ahali, hadi sağ kaldınız diyelim ömür boyu yatağa mahkum
olacaksınız demektir. Peki, yüzde kaçlık bir kar marjı bu bedeli
karşılayabilir?
Bu da yine hava yastığı olmayan, Hyundai i10’un çarpışma
videosu;
Ha bir de ‘’Alman yapar’’ diye bir laf vardı değil mi?
Volswagen Polo gelsin, oynat Uğurcum;
Avrupa’da, Amerika’da can güvenliği ve insan hakları timsali
olan Volkswagen, Asya-Pasifik’e, Hindistan’a gelince 4 tekerlekli tabut
satmaktan hiç çekinmiyor.
Volkswagen demişken, birçoğunuzun da aklına gelmiş olduğunu
düşündüğüm Dieselgate skandalına da değinmeden etmeyelim.
Şimdi dizel motor kafadan, pis bir şey, bu çok net. Zaten
dizel motoru da başımıza saran, Japon üreticilerin geliştirdikleri benzinli
motorlarla baş edemeyen Avrupalı otomotiv şirketleriydi. Mahalle maçlarında
yediği çalımı sindiremeyip, kasaba bağlayan kırılmadık ayak bırakmayan çirkef
çocuk gibi, baş edemedikleri Japon üreticilerin önünü kesmeye, onları
engellemeye kalktılar.
Dizel motor, geliştirmeye müsait bir teknoloji değil, dizel
motorun tarihi boyunca yalnızca iki önemli hamle var; birincisi ticari
araçlardan binek araçlara uyarlanması, ikincisi ise turbo-dizel muhabbeti.
Oysaki üreticiler yıllarca dizel motorda debeleneceğine, benzinli motorlara ya
da hybrid teknolojisine kaynak ayırmış olsa şu an çok farklı yerlerde
olabilirdik ve bu emisyon olayı da bu derecelere gelmezdi. Neyse siktir edin
şimdi motor teknolojilerini falan, konu o değil, biz dieselgate skandalına geri
dönelim.
Dieselgate skandalı, ABD’de Volkswagen modellerinin emisyon
değerlerinde kirliliğin çok yüksek çıkmasıyla patlamış bir olaydı. [3] Ancak
meselenin arka planına geçtiğimizde bu olayın ne çevrecilikle ne de
duyarlılıkla uzaktan yakından alakası olmadığını net bir şekilde görüyoruz.
Trump bildiğiniz üzere ekonomik manada ulusalcı politikalar
izliyor. ABD pazarında yer alan küresel şirketlere ‘’ya ülkemde üretim
yapacaksın, ya da haraç vereceksin’’ şeklinde ciddi baskı yapıyor. Esasında çok
doğru bir tavır bu, ancak CIA’in, soğuk savaş döneminde İran’da petrolü
millileştiren Musaddık rejimine darbe yapmasını nereye koyacağız?
Volkswagen, yakın zamanda dünyadaki satış rakamlarında Toyota’yı
geçerek 1 numara oldu.[4] Eski 1 numara Toyota’nın ABD ve Kanada’da 10
fabrikası bulunuyor, ancak yeni 1 numara Volkswagen ise ABD’de yalnızca tek
fabrikada üretim yapıyor.[5] VW’in o tek fabrikası da, dostlar alışverişte
görsün hesabı, sırf yok denmesin diye var olan bir fabrika; kapasitesi yalnızca
150.000 adet! Rakamı iyi tahayyül edebilmeniz için şunu söyleyeyim Bursa’daki
Tofaş fabrikasının kapasitesi 400.000 adet!
Tüm bu verileri üst üste koyduğumuzda tablo gayet açık; ABD’de
üretim yapmayarak piyasalarda birinci sıraya yükselen Volskwagen bedel ödüyor. Bunun bizdeki yansımaları da ÖTV zammı
şeklinde olmuştu. Eee malum Amerika bizim biricik müttefikimiz(!)
Aslında küresel şirketler ile, politika arasındaki
bağlantıyı anlamak adına bu dieselgate skandalı epey iyi bir örnek oldu. Benim
artık küresel çete olarak niteleyeceğim bu güruh için ne insan hayatının ne de
çevrenin hiçbir önemi yoktur. Bu insanların vatanı, milleti, dini hiçbir
aidiyeti yoktur, yalnızca çıkarları vardır. İnsanlığın Rehber(!) Taşları veDünya Nüfusunu Azaltma Politikası başlıklı yazımı okumuş muydunuz?
Neydi Georgia Guide Stones’daki 1 numaralı emir? Dünya
nüfusunu 500 milyon dolaylarında tutun!
Özellikle Asya-Pasifik gibi gelir düzeyi düşük ve az
gelişmiş bölgelere böylesi araçların satılmasını buna bağlayabilir miyiz? Gayet
de bağlarız, kimi coğrafyalarda savaş, kimilerinde açlık, kimilerinde doğum
kontrol programları ve kısırlaştırmalar, kimilerinde de işte böyle can
güvenliğinin hiç önemsenmediği çalışma koşulları ve mal-hizmet satışı!
Yazıyı artık yavaştan bitireceğim ama unutmadan paylaşmak
istediğim son bir şey daha var. Bizim Tofaş’lar Etiyopya’da hala üretiliyormuş
ya la hehehe;
Tofaş’lar, Fiat Regata çakması, bunlar Tofaş çakması baya bildiğin
böyle çakmaları karmışlar ortaya böyle bir vaziyet çıkmış. Tofaş meselesiyle
ilgili de vakti zamanında TOFAŞ Zulmü başlıklı bir yazı yayınlamıştım, dileyen
ona da göz atabilir. Ben bu mesele ile ilgili daha fazla yorum yapmayacağım.
Son olarak her zamanki gibi bol, bol okuyun diyeceğim. Bunlar esasında çok zevkli konular lan, bir kenarından köşesinden yapışın olum şu meselelere sığır olmayın.
Hadi selametle…
---------------------------------------------------------------------------------------
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder