Selam ahali, bakmayın böyle afilli bir başlık attığıma
ne hitabet ne ikna teknikleri ne de psikoloji anlatmaya niyetim var. Dan dun
konuşacağım canı isteyen de dinleyecek.
Anlaşılmak, insanın en önemli ihtiyaçlarından biridir ahali.
Ancak bu dünya öyle bir dünyadır ki insanların ne söyledikleri genellikle
ölümlerinden sonra anlaşılır, o da birkaç satır bir şey yazdıysa ya da
söylediklerini “dinleyen” 3-5 kişi bulabilmişse...
İnsan denen varlık “dinleme” işini hakkıyla yerine
getirebiliyor olsaydı ne retorik bu kadar üstünde durulan bir şey olurdu ne
Cicero bu kadar büyük bir adam olabilirdi ne “ikna teknikleri” diye bir saha bu
denli gelişirdi ne de CIA insan beynini manipüle etmek için bu kadar milyon
dolarlar harcama gereği duyardı. Dinlemiyoruz baba. Hele de karşındaki herif
senin kafanda çoktan sessize almış olduğun şeylerden bahsediyorsa...
Kimisi de sırf kendi konuşacağı şeye sıra gelsin diye
karşısındakini “dinler”. Oysa dinlemek değildir o, olsa olsa beklemektir.
Arkana her dönüp baktığında seni takip eden birinin
varolduğunu düşün. Onun varlığını daha ne kadar gözardı edeceksin? Daha ne
kadar arkana bakmadan yürüyebilirsin? Bu durum bir yere kadar sürdürülebilirdir
ahali. Bir noktadan sonra arkanı döner ve “ne var ulan neyin
peşindesin” diye haykırırsın. Ben hep haykırdım ahali. Bu blog da zaten bunun
en net karinelerinden biridir. Bir an bile arkamdakinin varlığını gözardı
edecek şekilde bir illüzyona kapılmadım, mutluluk hayalleri kurmadım,
kuramadım, beceremedim, olduramadım. Arkamı döndüğümde göz göze geldiğim o
ürkütücü tablo bu blogda anlattığım meselelerdir ahali. İnsanlar bu mevzuları
kafalarında çoktan sessize almıştır ancak ben yapamadım, olmadı.
Kadın, para, sevgi, aşk, çocuk edinmek, güç gibi şeyler tabi
ki çok güzel şeylerdir. Kalkıp bunu inkar edecek değilim ki zaten Ego,Bencillik, Kibir, Önyargı’da anlattık bunları. Bunları arzulayan, bunlar için
mücadele eden insanları da suçlayamam ancak bunlar beni hayatta tutabilmek için
yeterli motivasyonlar değil anlatabiliyor muyum? Doyumsuz bir orospu çocuğu
olarak yaftalayabilirsin beni bu zerre umurumda olmaz ancak yazının başında da
söyledim anlaşılmak çok çok önemli bir ihtiyaç. Tüm bu metalar, elde etmek için
ederinden kat kat fazla mücadele edilip acı çekilmesi gereken şeyler. Mesela
parayı mı kendime hedef edindim diyelim. Benim üretime dönük çok projem var,
hadi diyelim ki gecemi gündüzüme kattım uğraştım didindim bunlardan birini
hayata geçirdim iyi de para kazandım. Bankalar benim kazandığım parayı zaten
havadan üretebiliyorken benim paramın değeri durup dururken düşebilir. KısmiRezerv Sistemi diye bir şey var lan neo-liberal ekonomik sistemde!
Bu çok çok basit bir örnekti ancak benim için tüm süreçler
aynen böyle işliyor ahali. Önüme bir hedef koyayım diyorum, aynen böyle,
üzerine birkaç dakika düşündükten sonra o şeyi ‘’ne gerek var’’a
çıkarabiliyorum. Motive olamıyorum. Herhangi bir şey uğruna ömrün boyunca
ödemeye devam edeceğin bir borç altına girmek bana mantıklı gelmiyor oğlum.
Mantığıma ve ekonomi bilgime, öyle veya böyle, güvenirim bu nasıl ticaret? O değil de ben en çok da 300 lira daha fazla kazanmak uğruna iş
yerindeki mesai arkadaşının ayağını kaydıranları, 3-5 altın için aile
içerisinde entrika çevirenleri, çok çok ufak kazançlar uğruna yüz yüze baktığı
insanların emeklerine el uzatanları anlayamıyorum. Memleketimin günahkârı bile
vizyonsuz. Değer mi gerçekten ortalama 60-65 sene yaşayacağın şu dünya hayatı için
bu kadar rezil kepaze durumlara düşmeye? “Birilerinin” yapmaktan hicap
duymadığı şeyler hakkında “acaba nasıl böyle bir şey yapabildi?” diye biz
hayıflanıyoruz. Alın size önünüze koyabileceğiniz
gerçekçi bir hedef; ucunda ölümün olduğu şu dünya hayatını ahlaken fazla yozlaşmadan noktalayabilmek…
Benim 2019’dan da herhangi bir beklentim
yok. Yeni yılınızı tebrik ederim.
Hadi selametle…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder