8 Ocak 2017 Pazar

Politika Yapabilmek İçin Bilinmesi Gerekenler ve Sergilenmesi Gereken Duruş


Selam ahali, ‘’Siyonizm öyle ustadır ki ‘ben mi, ben hiç Siyonizm’e hizmet eder miyim?’ dedirte dedirte insanlara kendi ordusunda askerlik yaptırır.’’ Bu sözler Necmettin Erbakan’a ait.[1] Erbakan bu sözleri AKP ve AKP destekçileri için söylemiştir.

Esasında birçok farklı kesimden insan bu toplumu uyardı ama hepsi bir şekilde kulp takılarak itibarsızlaştırıldı, söyledikleri kulak ardı edildi.

Türk Einstein olarak bilinen rekor sayılabilecek bir yaşta profesör olmayı başarmış[2] Oktay Sinanoğlu’nun adı deli profesöre çıktı bu ülkede.

Neden? 

Çünkü kendisi; ‘’Yabancı dilde eğitim adı altında çocuklara tarzanca öğretiliyor. Yabancı dilde eğitim veren okullar batının Türkiye'yi ele geçirme planlarının bir parçasıdır.’’, ‘’ Batı bugün geldiği noktayı haçlı seferleri sırasında İslam kültüründen öğrendiklerine borçludur’’ gibi cümleler sarf etmiş ve ‘’Bye Bye Türkçe’’, ‘’Çökmeden’’, ‘’Ne yapmalı?’’ gibi kitaplar yazmıştır. Hal böyle olunca ‘’Türk Einstein’’ gider, ‘’deli profesör’’ gelir.

Ondan sonra Nihat Genç vardı, Banu Avar vardı bu insanlar 60 yaşlarında hala bir şeyler anlatmaya çalışıyorlar, kitap yazıyorlar, kimsenin ismini bile duymadığı kanallarda televizyon programlarına çıkıyorlar. Küresel güçler bu coğrafyada nasıl at koşturuyor insanların kafasına vura vura bıkmadan usanmadan anlatıyorlar ama karşılığında ise ulusalcı, Kemalist, Avrasyacı, komplocu diye etiketleniyorlar.

Ulan hadi bu insanlar aşırı ulusalcılıktan falan böyle konuşuyorlar diyelim. Bambaşka bir kesimden Necmettin Erbakan çıktı, bu işe yıllarını verdi siz onu da dinlemediniz ki.

5 yıllık İstanbul Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümünü 3,5 senede bitirdi ve rekor hala kendisindedir. Adam önce fizikçi, mühendis kimliğiyle mücadele etti. ‘’Bu ithal ettiğimiz makineleri kendimiz de üretebiliriz etmeyin eylemeyin’’ dedi. Kimseye derdini anlatamadı. Sahaya indi, politikacı oldu orada devam etti mücadelesine. Türkiye Siyonizm’i ilk defa Erbakan’dan duydu ama kulaklarını tıkadı. Erbakan’ı 28 Şubat Masonik darbesine kurban verdi, şeriatçı diye yaftaladı, ‘’kayıp altınları, trilyonları var’’ diye itibarsızlaştırdı.

Ancak şeriatçı diye yaftaladıkları Erbakan Mustafa Kemal Atatürk’ü belki de en iyi anlamış olan politikacıydı;







Peki, bu insanların derdi neydi?

Bugün insanlığın en temel hak ve hürriyetleri saldırı altında, yaşama hakkını başa koyarak aklınıza gelebilecek her şeyi katabilirsiniz bunun içine, hepsinde gözü olan insanlar var. Tek dünya devletini kurmak isteyen bir güruh var. Şu an için ise bu hedefe en yakın olan, bu iş için imkanları en geniş olan ve ciddiye alınması gereken iki ideoloji var. Bunlar; Siyonizm ve Evanjelizm’dir
.
Öncelikle bu iki kavramı çok iyi oturtmamız gerekiyor zira bu kavramları iyi bir şekilde bilmeden politika yapılmaz, yapılırsa bunun adı politika olmaz siyaset olur, uşaklık olur. Hele de Türkiye gibi bir coğrafyada yaşıyorsan bunları mutlaka bileceksin.

Siyonizm Yahudi temelli bir ideolojidir, Tevrat ve Talmud öğretilerinden beslenir. İsmini ise Kudüs’te bulunan ‘Sion‘ tepesinden almaktadır. Düşünce olarak Sion tepesine geri dönüşü ifade etmektedir. Özetle, tüm Yahudileri, ‘’Ârz-ı Mev’ud’’da (Vâdedilmiş topraklar) bir araya getirmek, daha sonrasında Süleyman Tapınağını Sion tepesine tekrar inşa ederek, Yahudileri tüm insanlığa efendi kılmaktır Siyonizm. Şimdi biraz Ar-ı Mev’ud kavramını incelemekte fayda var;
 “O gün RAB Avram’la antlaşma yaparak ona şöyle dedi: “Mısır Irmağı’ndan büyük Fırat Irmağı’na kadar uzanan bu toprakları (...) senin zürriyetine vereceğim.”[3]

Okullarda öğretilen coğrafya dersi Karadeniz’de dağların denize paralel uzanmasından ibaret olduğu için bahsi geçen coğrafya zihinlerde tam olarak canlanmayabilir, aşağıdaki haritada taranmış bölge vaat edilmiş toprakları işaret eder.





Bu harita direkt olarak Theodor Herzl’in haritasıdır.[4]

Bakın bu sınırlar dönem insanın algısına göre neredeyse bütün dünya demektir. Bu da Siyonizm’i direkt olarak dünya hakimiyeti hedefleyen bir ideoloji haline getirir. Zaten 1897’deki Birinci Siyonist Kongre’den tutun oradan Balfour Deklerasyonuna oradan da İsrail’in kuruluşuna ve sonraki süreçlere, diaspora teşkilatlarına(ADL, AJC vs.), bunların aldıkları kararlara ve faaliyetlere baktığımız zaman bunu net bir biçimde görüyoruz. Mesela bunlardan en basiti olan Yesha Council’e bi’ bakalım;




Yesha Council görevi Vikipedi sayfalarına Siyonist filtre uygulamak olan bir kurum.[5] Vikipedi’de antisiyonist bir içerik yayınlandığı an müdahale edip yayından kaldırtıyorlar.





Bu kadar basit bir olay için bile böylesi bir teşkilatlanmaya giden bir ideolojinin ciddiyetini sorgulamayalım isterseniz.

İşin daha çetrefilli hale geldiği bir teşkilata geçelim mi?







ADL deyince hepinizin aklına giyim mağazası geliyor olabilir ancak dünyanın öbür ucunda çok daha farklı şeyler dönüyor. ADL(Anti-Defamation League) yani ‘’İftira ve Karalama ile Mücadele Birliği’’, 1913 yılında B'nai B'rith(Ahitin Çocukları) tarafından ABD'de kurulan Siyonist bir teşkilattır. Kuruluş senedinde açıklanan amaçları, " Yahudi toplumuna karşı yapılan karalamaları durdurmak, karalama sebeplerine ve inanışlarına itiraz etmek ve gerekiyorsa karalama eylemlerini kanun önüne getirmektir."[6]

Noam Chomsky 1989’da bu örgütü İsrail politikalarının savunuculuğunu yapmak adına asıl odak noktaları olan sivil(Yahudi) haklarını koruma amaçlarından sapmış olmakla suçlamıştır.[7] Bakın Noam Chomsky son derece delikanlı bir abimizdir aleme racon getirmiştir, sırf onun bu çıkışı bile burada bi’ boklar döndüğünün, ADL’nin masum bir etnik hak savunucusu örgüt olmadığının kanıtıdır aslında da insanların bazı şeyleri kabul etmesi oldukça zor olduğu için bu konuyu burada kapatmayacağım.

1987 ile 2014 yılları arasında bu teşkilatın başkanlığını Abraham Foxman yürütmüştür, yerine ise 2014’te Jonathan Greenblatt gelmiştir.[8] Biz esasında Abraham Foxman’ı oldukça iyi tanıyoruz, tanımalıyız da zaten, zira kendisinin ‘’bizimkilerle’’ arası baya iyidir. Bu konuya daha önce ‘’ Küresel Gücün Türkiye Aktörleri; Sabetaylık, Masonluk, CFR ve Bilderberg’’ başlıklı yazımda değinmiştim yine değiniyorum.[9]



Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 2005 yılında ADL’den hatta bizzat Abraham Foxman’ın elinden bir ödül almıştır.[10]





Bakın Abraham Foxman’ın yanında bu kez kim var? Fethullah mı la o? Yemin ediyorum ben 10 senelik arkadaşımla bile böyle samimi poz vermemişimdir.

Velhasıl kelam 15 senedir Siyonistlerle epey içli dışlı olan bir iktidar var başımızda. Bir de bunlara sorsan ‘’Reis(!)’’ Siyonizm’le savaşıyordur. Ya bir de işin ilginci toplumun bazı cenahlarından yükselen ‘’hadi çarp şu ödülü suratlarına’’ çıkışları hiç kaile bile alınmadı, adam bir açıklama bile yapma gereği duymadı lan! Gerçi niye duysun ki adamda öyle bir taban var ki hepsi ‘’Banker Bilo’’ anasını satayım.

Yaptım ama sor bakayım niye yaptım?





ADL’ye bir daha geri dönmeyeceğim ama ADL’yi açıklarken bahsi geçmişti biraz da B'nai B'rith konuştuktan sonra Siyonizm bahsini yavaştan kapatıp Evanjelizm’e doğru kaykılmak istiyorum.







B'nai B'rith Siyonizm’in en tepe noktasında yer alan teşkilattır. Dünyanın bilinen en eski Yahudi organizasyonudur. 1843 yılında kurulmuştur. Bunlar Wiki bilgileriydi. Şimdi gelelim esas meseleye.
B'nai B'rith dünya çapındaki tüm Siyonist organizasyonların bağlı bulunduğu koordine merkezidir. ADL, AJC, AIPAC, JFL, JINSA, NJC, Yesha Council, ve MOSSAD gibi aklınıza gelebilecek tüm organizasyonlar buraya bağlıdır. Ayrıca George Soros gibi Rockefeller ve Rothschild Hanedanlıkları gibi güçlü Siyonistlerin kurdukları vakıfların da B'nai B'rith ile dirsek temasında hatta çok daha derin temaslarda bulunduklarını rahatlıkla söyleyebilirim.

Ya şimdi ben bir şey sormak istiyorum; hem Antisiyonist Necmettin Erbakan’ın öğrencisi olacaksınız hem de 2011 yılında Sarkozy’nin ‘’Haçlı Seferi’’ dediği[11] Libya operasyonuna katılacaksınız –ki bu uluslararası operasyonu komuta eden geminin adı Andrea Doria’dır. Malum Andrea Doria 1538 yılında Preveze’de Barbaros Hayrettin Paşa komutasındaki Osmanlı donanmasıyla çarpışan Haçlı amiralidir.- bunun üzerine yetmezmişçesine bir de BOP eşbaşkanı olacaksınız;






Tüm bunlar nasıl oluyor ya? Bu gaflet olarak mı dalalet olarak mı yoksa ihanet olarak mı değerlendirilmelidir? Bu sorunun cevabı milletin/halkın(şu kelimelere de anlam yüklemeyin olum) vicdanlarında cevap bulacaktır. Ancak şunu da belirtmeden edemeyeceğim malum kadronun Necmettin Erbakan’ın yanında yıllarca gezip de Siyonizm’den haberdar olmaması mümkün değildir. Yani bu sefer ‘’kandırıldık’’ geçerli bir bahane olmayacaktır.

Siyonizm konusunu burada kapatıyorum ikinci elementimiz olan Evanjelizm’i inceleyeceğiz.

Evanjelizm esasında hayli ilginç bir inanç, her ne kadar Hıristiyan temelli bir ideoloji(inanç sistemi veya mezhep de denebilir) olsa da düşünce olarak Kitab-ı Mukaddes'e geri dönüşü ifade etmektedir. Yani Matta, Markos, Luka ve Yuhanna İncillerine ek olarak Eski Ahit’e(Tevrat ve Zebur) inanmaktadırlar. Evanjelikler, ABD'yi kuran ve aşırı tutucu olarak bilinen Protestan mezhebi Püritenler'in devamıdır. ABD’de ‘’WASP’’ denen bir ideal toplum(ideal Amerikalı) tanımı vardır, WASP’in açılımı; White, Anglo-Sakson, Protestan’dır.

Şimdi kafanızda bir resmin oluştuğunu düşünüyorum. Evet, neo-con diye tabir edebileceğimiz Reagan, Carter, Bush bunların hepsi Evanjeliktir. Gelelim şimdi Evanjelizm’i ‘’ilginç bir inanç’’ yapan şeylere;
Evanjelikler Siyonist Hıristiyanlar olarak da bilinmektedirler zira kendileri Eski Ahit'in; Yahudilerin ‘tanrının seçilmiş halkı’ olduğu, kutsal toprakların Yahudilerin malı olduğu, Süleyman tapınağının yeniden inşa edileceği, Yahudilerin Mesih’in gelişi ile birlikte bir dünya egemenliğine ulaşacakları gibi kehanetlerini tamamen kabul ederler. Bu konuda kendilerine düşen en büyük görevin ise Yahudiler’e destek olmak olduğuna inanırlar.

Şimdi buraya kadar Siyonist.

Yahudilere destek oluyorlar çünkü bu kötü bir şey. Siyonizm dünyaya hakim olursa kötülük hüküm sürecek ve İsa Mesih’in gelmesi için ortam hazırlanmış olacak zira artık dünyaya bir müdahale gerekmektedir. Bir nevi tanrıyı kıyamete zorlamak denebilir. Tüm bunların sonunda bugünkü İsrail sınırlarında yer alan Megido tepesinde meşhur Armageddon savaşı gerçekleşecek bunun sonucunda Hıristiyanlar ve İsa Mesih’e iman etmiş olan 144.000 Yahudi cennette barış içinde yaşayacaktır.[12]

Buradan itibaren ise Hıristiyan.

Evet, bu çizgi film senaryosu gibi olan şeye harbi harbi inanıyorlar. İnanmakla da yetinmeyip bunun için mücadele ediyorlar. Bu uğurda çok büyük bir finansal gücü, Trilateral Komisyonu(bknz; 20. YY'ın Mimarı Wall Street; Komünizm, SSCB, Nazizm ve Hitlerin Yükselişi[13]), Bones and Skulls’u, CIA’i, Pentagon’u ellerinde tutuyorlar.

Yukarıda bir yerde Siyonizm bilmeden, Evanjelizm bilmeden politika yapamazsınız demiştim, görüyor musunuz şimdi bunları bilmenin önemi. Esasında bunların ‘’Vatandaşlık Bilinci’’ gibi bir ders adı altında ilköğretimden itibaren okullarda zorunlu ders olarak gösterilmesi gerekiyor. Şayet bunlar bilinmediği sürece Siyonist uşağı iktidarlar tarafından yönetilmeye mahkum olacağız.

Siyonizm bilmeden, Evanjelizm bilmeden küresel politikayı anlamaya çalışırsan ABD’nin 11 Eylül’den sonraki saldırgan tutumunu ancak ‘’yav canım işte petrol’’ diye açıklayabilirsin. Aynen kral, petrol.

ABD’nin dış politikası dünyayı kıyamete sürüklemeyi kendine gaye edinmiş Evanjelizm tarafından şekillendirilmektedir. Adam bu uğurda ne ikiz kuleleri patlatmaktan çekinir, ne kayıtsız şartsız İsrail katliamlarını desteklemekten çekinir ne de El Kaide, Taliban veya IŞİD gibi terörist gruplara yardım ve yataklıktan çekinir.

Bu videoda ABD’li politikacı Zbingiew Brzezinski’nin 1979’da Taliban’a yaptığı konuşmayı göreceksiniz, şehadet parmağı kaldırmaktan dahi geri durmuyor;
  





Brzezinski 1973-1976 yılları arasında Trilateral Komisyon’da, 1972-1977 yılları arasında CFR’da yöneticilik, 1977-1981 yılları arasında ise Jimmy Carter'ın Ulusal Güvenlik yardımcılığını yapmış, 2007’de de Obama’nın seçim kampanyasında önemli rol oynamış ve adaylığını desteklemiş son derece kariyerli bir abimizdir.[14]

Tekrar videoya dönecek olursak hani konuşanın Brzezinski olduğunu bilmesek, Yaser Arafat, Ayetullah Humeyni, Ebu Bekir El Bağdadi falan sanacağız. Bir de bir şeye daha dikkat çekmek istiyorum bu konuşmanın yapıldığı yıl; 1979! Yani daha İslam’i terörün(bu da ne kadar çirkin bir kelime oldu böyle, yemin ederim içim acıdı söylerken) tohumlarının yeni yeni atıldığı dönemler. Eee malum artık Komünizm son demlerini yaşıyordu kıyamete koşar adım giden dünyaya yeni bir düşman lazımdı. Bunu da Brzezsinski halledivermişti sağolsun!

Bakın şu an bir savaşın içerisindeyiz ve bu savaş İslam ile Siyonizm savaşı değil, Türklük ve Siyonizm savaşı da değil, Evanjelizm&Siyonizm ittifakına karşı ‘’İNSANLIK’’ savaşıdır. Bizim bu yolda aklı başında Yahudi’ye de ihtiyacımız var, aklı başında Hıristiyan’a da, Amerikalıya da. Bizim tüm bu kanlı ellere karşı almamız gereken pozisyon budur.

Akıl ve gönül sahibi[15] insanlara selam olsun!

Hadi selametle… 
----------------------------------------------------------------------------------------------------------

[3] Tevrat Tekvin Bab 15
[4] Complete Diaries, Vol.II, Theodor Herzl
[12] Evanjelizm; Tanrıyı Kıyamete Zorlamak – Ramazan Kurtoğlu
[15] Zümer Suresi 18. Ayet