3 Şubat 2015 Salı

1930 Ekonomik Krizi Rockefeller ve Keynes

Selam ahali, geçenlerde 1930 Ekonomik Krizi konusuna gelince bi’ durakladım. Lan dedim, yoksa dedim, hassiktir dedim, bir çok şey söyledim.

Dünya üzerinde hakimiyet hedefleyen güruhun kafası gerçekten ekonomiye basıyor. Mesela Nathan Rothschild’ın Waterloo savaşında yaptığı şeyler gerçekten akıllara zarar…

İşte tee o tarihten beri ekonomik manipülasyonlar etrafında gelişen sistemler yönetiyor dünyayı. Politika, diplomasi ve envai çeşit stratejik hamlenin ana dayanağı ekonomidir. Ekonominin de kitabını bu güruh yazdığı için tüm kuralları lehlerine kullanabiliyorlar.

‘’In devastation, there is opportunity.’’ kuralı işliyor.

Normalde kabul ettiremeyeceğin bir şeyi zor ve ya sıkışık bir durumda kabul ettirebilirsin. Bunun adı fırsatçılıktır. Dünya üzerindeki krizler ve savaşlar da bu mantalitenin ürünüdür. Bu yazıda ise tekil olarak 1930 ekonomik bunalımını akabinde Keynes’in klasik ekonomik anlayışı darmadağın ederek kabul ettirdiği esaslar ve bunların bizi nasıl etkilediğini anlatmaya çalışacağım. Rockefeller'i de ziyaret ettikten sonra yeryüzüne iniş yapacağız. Bu uzun girizgâhın ardından konuya serbest stil dalış yapıyoruz;

Şimdi 1930 ekonomik krizi anlatılırken hiçbir zaman krizin nedenlerinden bahsedilmez(ki diğer krizlerde de durum böyledir.) 1930 yılında bir ekonomik kriz yaşanmıştır, buna ‘’büyük buhran’’ denir sonuçları şunlardır diye anlatılır ve geçilir.

Arkadaşım sen gavat mısın?

Bakın öğrencilik hayatım boyunca iki derste asla sinirlerime hakim olamam, bu derslerden biri ekonomi diğeri ise tarihtir. Çünkü ikisinde de romantik hikayeler anlatılarak gerçek gizlenir, ana avrat sövmeniz gereken herifler kahraman ilan edilir.


1930 ekonomik krizi Rockefeller piyasadaki tüm parayı bir anda çektiği için çıkmıştır. Bunun sonucunda dolaşımda sıcak para kalmamış, para arzı dengelenememiş ve borsa göçmüştür yani kriz adını verdiğimiz şey patlak vermiştir. Peki Rockefeller neden böyle bir şey yapmıştır? Size direkt olarak Rockefeller’in amacını söylemeyeceğim zira krizin sonuçlarını sıralayınca buna gerek kalmadan siz de bir hassiktir çekip durumun vehametini anlayacaksınız.


Arka taraf dinle burayı.


1930 ekonomik krizinin sonucu olarak;

  • İşsizlik artmış(Ya ne olacağıdı?)
  • Çok sayıda işletme kapanmış, şirketler batmış(bu da bir kriz dönemi için gayet normal)
  • Borsada çöküntü yaşanmış(eyvallah)
  • Kişisel servet kaybı artmıştır(hoop orada duracan işte liseli)

Son maddeden itibaren müdahale etme gereği duyuyorum çünkü Rockefeller veya Warburg gibilerinin  serveti tek bir kuruş bile azalmamış aksine krizde batan şirketler sebebiyle piyasaya hakim olmuşlardır ve kriz sonrasında da servetleri müthiş bir ivmeyle artış göstermiştir.

Para için yapıyorlar işte yeaa, basit bir kartel yeaa.

Yavaş gel hacım bu iş o kadar basit değil daha Keynes esaslarının esamesi okunmadı burada. Yok öyle beş dakikaya hayatın anlamını çözmek. Otur oturduğun yere.

Bu olaydan sonra dünya Makro Ekonomiye geçiyor. Zaten bu herifler yüzünden içinden makro, küresel, global, yeni çağ gibi kelimeler geçen her şeyden tiksindim. Hay Allah bin türlü belanızı versin sizin ya.

Ne diyordum ben hah Makro Ekonomi ve Keynes;

Makro Ekonomi kavramını J. Maynard Keynes abimiz ortaya atmıştır. Keynesyen görüş içindeki maddelerin toplamına Makro Ekonomi denir. Daha fazla gereksiz detay vererek kafa şişirmeyeceğim. Maddeleri vermeden önce o dönemde dünyada Komünizm rüzgarları estiğini de hatırlatayım sonra Komünizm ne alaka lan demeyin.

Keynes şunları savunur;


  • İstihdamı toplam talep belirler.
  • İstihdam düşerse toplam talep desteklenmelidir.
  • Ekonomiye devlet müdahalesi gereklidir.(Al sana babalar gibi Komünizm)
  • Eksik istihdam geçerlidir.
  • Fiyatlar ve ücretler esnek değildir.[Bu da direkt olarak Komünizme(Marks’ın Komünizmi değil tee Platon zamanlarındaki felsefi düşünce) zıt olan Kapitalist mantık gereğidir]

Analiz;

Keynes’in ortaya attığı ilk iki madde direkt olarak tüketim toplumu oluşturmaya yöneliktir.

Obey Consume Obey Consume Obey Consume…..

Ki bunu ciddi manada başardılar zaten. Herkes aynı markalardan giyinip, aynı yerlerde yemek yiyor, karton kutularda kahve içiyor falan görüyorsunuz işte. Sürekli bir tüketim propagandası yapılıyor. Tüketime de toplam talep diye uydurma bir isim tak yolla gitsin oh ne güzel.

Üçüncü madde Komünist rejimin(SSCB) sağlam bir ekonomiye sahip olabilmesi için yapılmış bir kıyaktır ki ABD zaten SSCB’ye öyle kıyaklar yapmıştır ki hani buzdağının görünen yüzü derler ya hah işte bu kıyak da öyle bir şeydir. Rusya’da Komünizmi kurduran zaten Wall Street bankerleridir. Anthony Sutton kitaplarında durumu çok güzel açıklar hem de BELGELERLE açıklar. Zaten Sutton’ın başına da pek iyi şeyler de gelmedi ifşahatlarından sonra. 

Son iki madde ise basitçe; ‘’zenginler daha zengin fakirler daha fakir’’ olsun diye yapılmıştır. Birçok şirket batmıştır ancak malum bankerlerimiz ise servetlerine servet katmıştır. Ayrıca kabul edilen bu esaslarla beraber ekonomik sınıflar arasında keskin sınırlar oluşmuş ve sınıflar arası geçiş imkânsızlaşmıştır.

Zaten ana amaç da bu esasları kabul ettirebilmekti. Normal zamanda kimsenin kabul etmeyeceği şeyleri kriz zamanında başarıyla dayatmışlardır.

Gerçekten müthiş bir tezgah şu an için lanetler okumaktan başka bir şey gelmiyor elden ancak uzun vadede sadece lanet okumakla yetinmemek gerek başka şeyler de okuyun; tarih, ekonomi, din, fizik falan aslında bunlar zevkli şeyler. Cidden öyle lan ama bu gavatlar ordusu bu alanları gereksiz terimlerle ve telaffuzu bile zor olan kelimelerle doldurup insanları araştırmaktan, sorgulamaktan uzaklaştırıyorlar. O yüzden terimleri bilmek için kasmayın, okuyun mantığını kavradıktan sonra zaten ciddi manada bir bilgi birikimine sahip olmuş olacaksınız.

İlk etapta okumak gerek, araştırmak gerek, sorgulamak gerek ve en önemlisi her kaynağa da bodoslama atlamamak gerek.

Kıssadan hisse; sığırizm kötü şey.

Hadi selametle…



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder