1 Mart 2015 Pazar

İnsanlığın Rehber(!) Taşları ve Dünya Nüfusunu Azaltma Politikası

Selam ahali Ortadoğu’daki savaşların kargaşanın neden hiç bitmediğini, Ortadoğu’nun neden hep kan ve gözyaşıyla anıldığını ve ya yıllar geçmesine rağmen Afrika’daki açlık ve kuraklık probleminin neden bitmediğini hiç düşündünüz mü? Tabi ki düşünmediniz, çünkü hepiniz koca kıçlarınızı bilgisayar sandalyesine yapıştırmış bir şekilde olaylara 22 inçlik monitörden yahut 5 inçlik telefon ekranından bakıyorsunuz Rupert Murdoch medyasından yani…

BBC CNN Reuters ve bilimum etkili medya organları tek elden yönetiliyor. Hatta o kadar uzağa gitmeye gerek yok Aydın Doğan medyası Turkuvaz grubu yine aklınıza gelebilecek tüm medya şaklabanları da aynı.

National Geographic’in logosuna hiç dikkat ettiniz mi?





Bu nedir?

Çerçeve.

Benim bahsettiğim monitörler yahut telefon ekranları olabilir mi? Seni o çerçeveden bakmaya şartlandırıyorlar. Sadece o çerçevenin içindekileri gösteriyorlar. Kadraja alınanları görüyorsun yani sadece. Ama asıl olaylar her zaman çerçevenin dışında olur. 

Çerçevenin dışında ne mi var?

Mesela Georgia Guidestones diye bir şey duydun mu? Çerçevenin dışında işte bunun gibi şeyler var. Bu yazının konusu da bu olacak. Nedir bu rehber taşları gelin bi’ bakalım.

Georgia Guidestones aha da budur;










Google'da aratın yığınla fotoğraf var, inceleyin.


Georgia Guidestones, ABD'nin Georgia eyaletinin Elbert County şehrinde bulunan bir anıttır. 1979 yılında inşa edilmiştir. İnsanlığın rehber taşları olarak lanse edilmiştir ancak kendileri ‘’Yeni Dünya Düzeni’nin’’ rehber taşlarıdır.

6 granit taştan oluşan anıtın yüzeylerinde, 8 yaşayan dil ve 4 antik dilde yazılmış 10 ilke bulunur. Bu ilkeleri ‘’Yeni Dünya Düzeni’nin’’ tüzüğü olarak değerlendirebiliriz. Öyle Galatasaray dernek tüzüğüne falan da benzemiyor ha birazdan anlatacağım içeriğini ama önce işin hikayesini anlatmak istiyorum.

Sene 1979 Temmuz ayının bir Cuma akşamı;

Kendisini Robert C. Christian olarak tanıtan şık giyimli, orta yaşlı bir herif dünyanın en sağlam granitlerini yapan Elberton Granite Finishing isimli şirkete gider ve siparişini verir.

Şimdi mikrofonlarımızı Afyon’daki görgü tanığımız Mahmut… Tabi ki hayır, şirketin o dönemki başkanı Joe Fendley o geceyi şöyle anlatmış;

‘’Etkileyici görünen o adamın anlattıklarıyla önce pek ilgilenmedim ama ne istediğini tarif ettikçe şaşırdım. Sadece dev granit taşları işlememizi değil, onları devasa bir astrolojik enstrüman şeklini andıracak bir şekilde ayarlamamızı istiyordu. Bu çok zor bir işti ve başımdan savmak için üç katı ücret istedim ancak hiç itiraz dahi etmeden bu fiyatı kabul etti. Planlarıyla gelmişti ve o planlar doğrultusunda çalıştık. İş bittiğinde ortaya çıkan bu anıta hayli şaşırdık ancak o günden beri R.C. Christian ortalarda yok. Zaten buradan ayrılırken bu ismin sahte bir ad olduğunu da söylemişti.’’

Anıtın Elbert kentinin tepelerinden birine dikilmesine izin veren belediyede de aynı isimle yani Robert C. Christian adıyla bir izin belgesi mevcuttu. Oha lan herif belediyeyi bile kandırmış. Aslında ortada bir kandırma falan yok. Robert abimiz bu iş için ciddi manada paralar yağdırmıştır belediyeye tabi hal böyle olunca belediye de isim dahil olmak üzere hiçbir şeyi sallamamıştır.

Money talks, shit walks..

Bu rehber taşının ayakları, güneşi yıl boyunca Doğu-Batı şeklinde işaret edecek biçimde dikilmiş. Tepe açısına göre de gelen güneş ışını diğer ayağın üzerinde takvim ve günü gösteriyor.

Yapının özelliklerinden daha fazla bahsetmeyeceğim. Gereksiz bilgi. Gelelim bu taşları rehber(!) yapan şeylere;

Bu oyulmuş taşlarda ‘’Yeni Dünya Düzeni için 10 Emir’’ yazmaktadır. Yukarıda da belirttiğim üzere 8’i yaşayan 4’ü antik olmak üzere 12 dilde yazılmıştır, bunlar;
Antik Yunanca, Mısır hiyeroglifi, Babil dili, Sanskrit dili, İngilizce, İspanyolca, Rusça, Çince, İbranice, Arapça, Hintçe ve Swahili dilidir.


Türkçe yok

ipneler  :((((



Şaka bir yana bu taşlar öyle ince düşünülerek hazırlanmış ki dünyada bir felaket olursa ayakta kalacak kadar sağlamdır.

Bu rehber(!) taşların öğütleri 4 ana başlıkta kategorize edilmiş;
  • Tek Dünya Devletinin kurulması ve yönetimi
  • Nüfus ve doğum kontrolü
  • Çevre ve insanın doğa ile ilişkisi
  • Spiritüellik

Ya bakın bunlar akla mantığa sığacak şeyler değil. Bırakın hümanistliği ve pollyannacılığı bir kenara Tek Dünya Devleti denen şey ‘’Şirinler Köyü’’ havasında bir yer olmayacak. Bir avuç elit aile rahat içinde yaşayacak diye neler yaptıklarına bi’ bakın.


Şu 10 emirden devam edelim;

1)İnsan nüfusunu doğayla sürdürülebilir(bu kelimeye dikkat son zamanlarda hayli popüler edildi) denge için beş yüz milyon kişinin altında tutun.
2)Üremeyi bilinçli yapın. Beden sağlığına ve çeşitliliğe önem verin.
3)İnsanlığı yaşayan yeni bir dille birleştirin.
4)Tutku-inanç-gelenek ve bu gibi şeyleri sağduyu ile yönetin.
5)İnsanları, ülkeleri adil yasalarla koruyun.
6)Tüm ülkelerde işçilerin yönetimi kendilerinde olsun.
7)Önemsiz yasalardan ve gereksiz ünvalardan kurtulun.
8)Bireysel hakları sosyal sorumluluklar ile dengeleyin.
9)Gerçeği-güzelliği-sevgiyi-sınırsız bilinçle uyum arayışını ödüllendirin.
10)Dünyanın kanseri olmayın, doğaya yer açın.


Maddeleri değerlendirecek olursak. İlk madde korkunç, insanlık dışı son derece vahşi ve kabul edilemez. İkinci madde zaten ilkini destekler nitelikte.

 Üçüncü madde için sizleri tanıdık bir algıyla başbaşa bırakıyorum;

‘’İngilizce artık dünya dili oldu yeaa’’ veya ‘’Globalleşen dünyada İngilizce bilmek artık bir şart oldu’’

Bakın nasıl işliyorlar görüyor musunuz?

Dördüncü madde insanlığı yozlaştırmak amacıyla tüm kültürlerin yok edilmesini öngörüyor. Anadolu kültürünün artık ‘’köylü’’ ‘’ezik’’ görülmesi buna bir işaret midir?
- Yööö
+ Işık seninle olsun kardeşim.

Beşinci maddede adil hukuktan bahsediliyor. Adil hukuk deyince aklınıza mahkemeler ve ya Yargıtay mı geliyor yoksa ‘’global’’ olan insan hakları mahkemeleri mi? Tek dünya devletinin gerekliliğine(!) selam çakılmış.

Altıncı madde herkeste aynı çağrışımı yapmıştır; Komünizm.

Lenin’in silahlı işçiler oluşumunu biliyor olmalısınız. Bunlar düzeni sağlamak amacıyla silahlandırılmış işçilerdi ve çok geniş yetkilere sahiplerdi. Bu maddede de işçileri polislik yerine yöneticilik pozisyonunda görüyoruz. Bakın vasıfsız insanın eline yetki verirseniz elindeki bu yetkiyi sonuna kadar kullanır olay bir güç gösterisi halini alır. Komünizm’in dominant olmasındaki kilit taşı da zaten bu uygulamaydı. Aynı şeyi ısıtıp tekrar önümüze atmışlar. Zira Yeni Dünya Düzeni denen şey Komünizm ağırlıklı bir Komünizm+Kapitalizm sentezi olacak. George Orwell’ın  1948’de kaleme aldığı 1984 romanı bu mevzuyu çok güzel ele alır. Felsefeciler o kitaba ütopya der ancak Orwell boru gibi bir gerçeklik koymuştur ortaya.

Yedinci maddede de kendi elleriyle başımıza bela ettikleri saçma ünvanları kaldırma vaadinde bulunuyorlar. Eee ne de olsa çözüm üretmek için bir probleme ihtiyaç duyarsınız.

Sekizinci maddede de Komünizmin toplumcu anlayışına selam çakılmış. Bireyin çıkarının önemsizliğinin ‘’denge’’ olduğu fikri empoze edilmiş.

Dokuzuncu ve onuncu maddeyi açıklamaya dahi lüzum görmüyorum mason localarından fırlamış cümleler olduğu 1280km öteden belli zaten.

Şimdi bakalım bu emirler nasıl uygulanmaya başlamış;

Son zamanlarda ‘’doğum kontrolü’’ kavramı girdi hayatımıza. Doğum kontrol hapları, aile planlama teşkilatları vs. tüm bunlar dünya nüfusunu 500.000.000 dolaylarında tutmak için uydurulmuş safsatalardır.

Mesela AIDS diye bir hastalık var, AIDS kesinlikle laboratuvar üretimi suni bir hastalıktır. 200-300 yıl önce niye yoktu lan bu hastalık? Çocuk mu kandırıyorsunuz olum siz?

Dünya Sağlık Örgütü 1976-80 arasında Afrika’da bir kampanya başlatarak. Tüm halka zorunlu Çiçek aşısı vurdu. İşte HIV virüsü bu aşıların içine gizlenmişti. Dünya AIDS hastalığı ile işte böyle tanıştı. Bu da benim ortaya attığım bir iddia değildir. 1996 yılında Dr. Lee Horowitz yapmıştır bu tespiti.

Kuş gribi, Domuz gribi gibi uyduruk hastalıklar sürecinde insanlara garip garip aşılar vurdular. Bu aşılar insanları öldürmedi belki ancak amaç da bu değildi zaten. Amaç insanları kısırlaştırıp üremeye engel olmak.

Brezilya’da ücretsiz doğum kontrolü kliniklerinden yardım alan siyahilerin %90’ı kendilerinin rızası ve bilgisi olmaksızın kısırlaştırılmıştır. Belki de bir Ronaldinho daha dünyaya gelmeyecek, bunun hesabını kim verebilir lan?

Son derece ciddi meseleler bunlar, komplo teorisi falan değil zira teori kısmı çoktan geride kaldı karşında komplonun alası var.

Etrafımızda tüm bunlar oluyorken uyanık olmak gerek canlar. Okuyun araştırın, bilinçlenin ve sakin ha tek taraflı beslenme yapmayın. Zira bu elemanların en korktuğu şey bilinçli insanlardır, hür beyinlerdir.



Hadi selametle…

2 yorum: