7 Şubat 2022 Pazartesi

İhtiyaçlar Düellosu; Samimiyet ve Saygı

Selam ahali, insan yeni bir ortama girdiğinde ilk iş tanıdık bir çift göz veya aşina olduğu bir yüz arar. Zira insan, değişimleri yadırgama eğilimindedir ve her daim kendine bir konfor alanı oluşturma fırsatını gözler. 

Şimdilerde samimi olduğunuz bir arkadaşınız ile ilk sohbetlerinizi hatırlamaya çalışın. Ortak noktalarınızı tespit etmek üzere top çevirdiğiniz diyalogları yani... Ne uyduruk ne yüzeysel konuşmalardı onlar öyle değil mi? Şimdilerde el ense kıvamında olduğunuz o kişinin sınırlarını ve frekansını henüz bilmediğiniz için saygıyla karışık bir ihtiyatlılık hali vardı üzerinizde. Henüz rahat rahat kendiniz olabileceğiniz o konfor alanı oluşmamıştı zira.


Samimiyet, içerisinde bulunduğumuz bu yüzeysel ilişkiler çağında, gerçekten önemli bir ihtiyaçtır. Ancak samimiyet saygıyı askıya aldıran bir kavram değildir. Sonda söylemem gereken şeyi başta söylemiş gibi oldum belki ama blogun kaşarlı okuyucuları bilir, bu huydur bende arada yaparım böyle şeyler. 




Bu gördüğünüz flaşör düğmesi tüm otomobillerde vardır. Aracın dört bir yanındaki lambaların sürekli olarak yanıp sönmesini sağladığı için de günlük konuşmada adına flaşör değil dörtlü deriz. Dörtlüleri yakmanın amacı da normalde durmaman gereken bir yerde durmak ya da süratli gidilmesi gereken bir otoyolda oldukça yavaş gitme zorunluluğunda olmak gibi anormal aksiyonlar içerisinde bulunduğun hallerde, gelenlerin dikkatini çekmektir. Ancak bazı insanlar, trafikte dörtlüleri yaktığı anda istediği her şeyi yapabileceği bir ayrıcalık elde ettiğini zanneder. Ancak dörtlüleri yaktığında trafik kuralları askıya alınmış olmaz.


Bakın zamanında ne yazmışım;




Bu söylediğimin tamamen arkasındayım ve hatta uç uca ekleme yöntemiyle devam ediyorum. Bir insan ile samimiyet geliştirdiğinde artık o insana saygılı davranmak zorunda olmadığını düşünenler de aynı yolun yolcusudur. Burada saygıdan kastım çok samimi olduğunuz bir arkadaşınızla cumhuriyet resepsiyonundaymış gibi konuşmanız gerektiği değil tabi ki. Saygı da o değil zaten. 


Peki nedir saygı?


Örneğin verilen bir sözü tutmaktır o, buluşma saatine riayet etmektir bazen ya da karşındakinin sözlerini kulak arkası etmemektir. 


Pek tabi ki çeşitli sebeplerle kişi, verdiği sözü tutamayabilir de. Ancak böyle hallerde de mahcubiyet mekanizması devreye girmelidir. Özür dilemek toplumumuza bir iki beden büyük gelen bir erdem olsa da hiç değilse bir açıklama yapmak karşınızdakini ne kadar adam yerine koyduğunuz konusunda önemli bir göstergedir. 


Ancak samimiyetin arkasına sığınıp saygı gösterilmediğinde o samimiyet finansal piyasalardaki TL gibi hızla değer, önem ve itibar kaybeder. 


Hadi selametle...