7 Ocak 2019 Pazartesi

Retorik

Selam ahali, bakmayın böyle afilli bir başlık attığıma ne hitabet ne ikna teknikleri ne de psikoloji anlatmaya niyetim var. Dan dun konuşacağım canı isteyen de dinleyecek.

Anlaşılmak, insanın en önemli ihtiyaçlarından biridir ahali. Ancak bu dünya öyle bir dünyadır ki insanların ne söyledikleri genellikle ölümlerinden sonra anlaşılır, o da birkaç satır bir şey yazdıysa ya da söylediklerini “dinleyen” 3-5 kişi bulabilmişse...

İnsan denen varlık “dinleme” işini hakkıyla yerine getirebiliyor olsaydı ne retorik bu kadar üstünde durulan bir şey olurdu ne Cicero bu kadar büyük bir adam olabilirdi ne “ikna teknikleri” diye bir saha bu denli gelişirdi ne de CIA insan beynini manipüle etmek için bu kadar milyon dolarlar harcama gereği duyardı. Dinlemiyoruz baba. Hele de karşındaki herif senin kafanda çoktan sessize almış olduğun şeylerden bahsediyorsa...

Kimisi de sırf kendi konuşacağı şeye sıra gelsin diye karşısındakini “dinler”. Oysa dinlemek değildir o, olsa olsa beklemektir.

Arkana her dönüp baktığında seni takip eden birinin varolduğunu düşün. Onun varlığını daha ne kadar gözardı edeceksin? Daha ne kadar arkana bakmadan yürüyebilirsin? Bu durum bir yere kadar sürdürülebilirdir ahali. Bir noktadan sonra arkanı döner ve “ne var ulan neyin peşindesin” diye haykırırsın. Ben hep haykırdım ahali. Bu blog da zaten bunun en net karinelerinden biridir. Bir an bile arkamdakinin varlığını gözardı edecek şekilde bir illüzyona kapılmadım, mutluluk hayalleri kurmadım, kuramadım, beceremedim, olduramadım. Arkamı döndüğümde göz göze geldiğim o ürkütücü tablo bu blogda anlattığım meselelerdir ahali. İnsanlar bu mevzuları kafalarında çoktan sessize almıştır ancak ben yapamadım, olmadı.

Kadın, para, sevgi, aşk, çocuk edinmek, güç gibi şeyler tabi ki çok güzel şeylerdir. Kalkıp bunu inkar edecek değilim ki zaten Ego,Bencillik, Kibir, Önyargı’da anlattık bunları. Bunları arzulayan, bunlar için mücadele eden insanları da suçlayamam ancak bunlar beni hayatta tutabilmek için yeterli motivasyonlar değil anlatabiliyor muyum? Doyumsuz bir orospu çocuğu olarak yaftalayabilirsin beni bu zerre umurumda olmaz ancak yazının başında da söyledim anlaşılmak çok çok önemli bir ihtiyaç. Tüm bu metalar, elde etmek için ederinden kat kat fazla mücadele edilip acı çekilmesi gereken şeyler. Mesela parayı mı kendime hedef edindim diyelim. Benim üretime dönük çok projem var, hadi diyelim ki gecemi gündüzüme kattım uğraştım didindim bunlardan birini hayata geçirdim iyi de para kazandım. Bankalar benim kazandığım parayı zaten havadan üretebiliyorken benim paramın değeri durup dururken düşebilir. KısmiRezerv Sistemi diye bir şey var lan neo-liberal ekonomik sistemde!

Bu çok çok basit bir örnekti ancak benim için tüm süreçler aynen böyle işliyor ahali. Önüme bir hedef koyayım diyorum, aynen böyle, üzerine birkaç dakika düşündükten sonra o şeyi ‘’ne gerek var’’a çıkarabiliyorum. Motive olamıyorum. Herhangi bir şey uğruna ömrün boyunca ödemeye devam edeceğin bir borç altına girmek bana mantıklı gelmiyor oğlum. Mantığıma ve ekonomi bilgime, öyle veya böyle, güvenirim bu nasıl ticaret? O değil de ben en çok da 300 lira daha fazla kazanmak uğruna iş yerindeki mesai arkadaşının ayağını kaydıranları, 3-5 altın için aile içerisinde entrika çevirenleri, çok çok ufak kazançlar uğruna yüz yüze baktığı insanların emeklerine el uzatanları anlayamıyorum. Memleketimin günahkârı bile vizyonsuz. Değer mi gerçekten ortalama 60-65 sene yaşayacağın şu dünya hayatı için bu kadar rezil kepaze durumlara düşmeye? “Birilerinin” yapmaktan hicap duymadığı şeyler hakkında “acaba nasıl böyle bir şey yapabildi?” diye biz hayıflanıyoruz. Alın size önünüze koyabileceğiniz gerçekçi bir hedef; ucunda ölümün olduğu şu dünya hayatını ahlaken fazla yozlaşmadan noktalayabilmek… 


Benim 2019’dan da herhangi bir beklentim yok. Yeni yılınızı tebrik ederim.



Hadi selametle…